Haberler

  • 21 Ekim 2020

21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Günü

İnsan ve hayvanlarda normal büyüme, gelişme ile beyin ve vücut işlevleri için mutlak gerekli elementlerden birisi de iyottur.

 

21 Ekim Küresel İyot Eksikliği Günü dolayısıyla iyot eksikliğine dikkat çekmek için Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Gülhan Duman açıklamalarda bulundu.

 

İyotun önemli bir element olduğunu belirterek sözlerine başlayan Dr. Öğretim Üyesi Gülhan Duman, “İyot vücudumuzda tiroid hormon sentezi için gerekli olan ana elementtir. Dünya sağlık örgütünün (WHO) önerilerine göre vücudumuz için gerekli günlük iyot miktarı bir yetişkin için 150 mcg/gün, çocuklarda yaşa göre 90-120 mcg/gün, gebelerde 250 mcg ve üzeri miktarlardır. Alınan iyotun büyük bir kısmı tiroid bezinde depolanır. Bunun sebebi T3 ve T4 diye adlandırdığımız hormonların yapımında kullanılmasıdır, çünkü bu iki hormonun yaklaşık yarıdan fazlası iyottan oluşmaktadır. Dolayısıyla iyot eksikliği durumunda ilk etkilenecek olan sistem tiroid hormon sentezidir. İyot eksikliği derinleştikçe tiroid hormonları azalır ve TSH dediğimiz hormon yükselmeye başlar. Bununla birlikte tiroid bezi daha fazla iyot yakalayabilmek için büyür ve guatr dediğimiz hastalık durumu oluşabilir.” dedi.

 

Aşırı iyot kullanımına da dikkat çeken Dr. Duman “İyotun %90’ı idrarla atıldığı için iyot eksikliğini anlamak için idrar iyot ölçümü kullanılmaktadır. İdeal iyot miktarı idrarda 100-199 mcg/L olmalıdır. <20 ciddi, 20-49 orta ve 50-99 mcg/L hafif iyot yetersizliğini ifade eder. İyotun azlığı bebekte düşüklere, ölü doğumlara, gelişim ve zeka geriliğine yol açabileceği gibi, çocuklarda yenidoğan hipotiroidizmi, zekâ geriliği, fiziksel gelişim geriliği ve guatra yol açabilir. Erişkinde de eksikliği hipotiroidiye, guatra, mental bozukluğa yol açabileceği gibi aşırı iyot alınması da zehirli guatra yol açabilir. Özellikle büyük şehirler için iyotlu tuz dışındaki kaynaklardan da iyot alımı söz konusudur. Bu nedenle aşırı tüketime de dikkat edilmelidir.” ifadelerini kullandı.

 

Dr. Duman konuşmasının devamında “Türkiye’de iyot eksikliği yaygınlığını belirlemek için 1997-1998 ve 1998-1999 yıllarında yapılan taramada taranan 20 ilin hiçbirinde ortalama idrar iyotu 100 mcg/L üzerinde bulunmamıştır. Bu nedenle 1999-2000’den itibaren ülkemizde iyotlu tuz kullanımı yaygınlaşmıştır. Bundan 4-5 yıl sonra yapılan kontrol taramasında birçok ilde iyot eksikliği devam etmekte ve Kayseri ile temsil edilen bölgemizde halen hafif-orta şiddette iyot eksikliğinin mevcut olduğu bilinmektedir. 2007 yılı itibarıyla Türkiye’nin %27,8’inde ciddi-orta derecede iyot eksikliğinin devam etmekte olduğu kaydedilmiştir. Türkiye’de iyotlama türüne bakılmaksızın tüm tuzların %73,5’i iyotlu olarak kabul edilmiştir.” şeklinde konuştu.


Dr. Duman son olarak, “İyotlu tuz kullanımı başta olmak üzere iyot alabileceğimiz doğal kaynakların başında deniz ürünleri gelmektedir. Balık, kabuklu deniz ürünleri, patates, yumurta, süt ve süt ürünleri, kızılcık, vb gıdalarda iyot miktarı fazladır. Ispanak, soya fasulyesi, pazı, kabak, sarımsak fasulye, yulaf, pirinç, kırmızı et, karaciğer, baklagiller, muz çilek, kuru erik, şalgam gibi besinlerde de iyot bulunur. Ülkemizin birçok bölgesinde iyot sınırda yeterli olmasına rağmen, gebelerde hâlâ ciddi oranda iyot eksikliği mevcuttur. Elimizdeki mevcut veriler gebelik ve emzirme döneminde artan iyot gereksinimi düşünüldüğünde, sadece iyotlu tuz ile bunun karşılanamadığını göstermektedir. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği, ülkemizde gebelerde ilave iyot desteği verilmesini önermektedir.” diye konuştu.
 

21

Ekim

2020

Haberler