Üniversitemiz Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu bünyesinde bulunan Gelişim ve İnovasyon Kulübü tarafından “Kişisel Gelişim Zirvesi” düzenlendi.
Akademisyen ve öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği program Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’mızın okunması ile başladı.
Programın açış konuşmasını yapan Dr. Ögr. Üyesi Funda Evcili, “Burada bulunmanızın temel nedeni; vizyonunuzu geliştirmek, bakış açınızı geliştirmek, dünyayı tanımak, kendi kişisel gelişiminizi geliştirebilecek alternatif yollar bulmak. Dünyayı, Türkiye’yi, içinde bulunduğumuz atmosferi tanıma noktasında çok değerli bir etkinlik olacağına inanıyorum.” dedi.
“Sanatın Gölgesinde Türk-Rus ilişkileri” konulu programa konuşmacı olarak katılan Arş. Gör. Dr. Tekin Aycan Taşcı, rekabet ve rekabetin ortaya çıkardığı savaşlar dolayısıyla düşmanlık algısıyla şekillenen Türk-Rus ilişkilerinde kısa süreli ittifakların da gerçekleştiğini vurguladı.
Taşcı, “İttifak ilişkilerinde ilk önemli adım Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında gerçekleşti. 1917 Ekim Devrimi sonrasında Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilen Rusya, Millî Mücadele hareketini destekledi. Ardından da Atatürk ve Lenin Hükümetleri döneminde iki taraf arasında ekonomik ilişkiler başta olmak üzere münasebetler geliştirilmeye çalışıldı. Bu dönemde Türk sanayisinin ortaya çıkışında ve geliştirilmesinde Sovyet Rusya’nın önemli rolü oldu.” dedi.
İkinci Dünya Savaşı sonunda Stalin Hükümeti’nin asırlık emperyalist politikalarına döndüğünü söyleyen Arş. Gör. Taşçı, “Türkiye’ye karşı düşmanca politikalar geliştirmesiyle yeniden iki ülke arasında düşmanca ilişkiler gündeme geldi. Stalin Boğaz’lardan üst istedi, Ardahan ve Kars’ı geri istedi. Dolayısıyla da Türkiye refleks olarak NATO’ya üye olmak zorunda kaldı.” şeklinde konuştu.
Stalin’in ölümünün ardından 1960’lı ve 1980’li yıllarda ilişkilerin normalleştiğini ve iki ülke arasındaki işbirliğinin yeniden canlandığını söyleyen Taşçı, bu dönemde önemli sanayi kuruluşlarının Sovyet yardımıyla yapıldığını anlattı.
SSCB’nin dağılmasının ardından ilişkilerin 1990’ların ikinci yarısından itibaren gelişme göstermeye başlayan ilişkilerin 2000’li yıllarda daha da ivme kazandığını kaydetti.
Taşçı, “2008 yılından itibaren Türk-Rus ilişkileri daha da ivme kazandı. Bunda iki önemli hadise rol oynadı. Bunlardan bir tanesi 1 Mart 2003 yılında Amerikan askerlerinin Irak Operasyonu’nu Türk toprakları üzerinden gerçekleştirilmesine yönelik teskerenin dönemin TBMM tarafından reddedilmesi. İkinci hadise ise 8 Ağustos 2008 yılında Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesi neticesinde Amerika’nın Karadeniz’e çıkarmak istediği askeri gemilerin Montrö Boğazlar Sözleşmesi gereği Türkiye tarafından geçirilmemesi, buna müsaade edilmemesi oldu.” diyerek sözlerine son verdi.
Aralık
2019