Haberler

  • 05 Mart 2019

O Günleri Anlattılar

Üniversitemiz öncülüğünde ÜNİAK, Sivas ve Millî Türk Talebe Birliği Sivas İl Temsilciliği ile İlahiyat Fakültesi Abdulvahabi Gazi Konferans Salonu’nda 28 Şubat’ın 22’nci yıl dönümü dolayısıyla program düzenledi.


Programa Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ünal Kılıç, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan, konuşmacı Necmettin Erbakan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Akpınar’ın yanı sıra çok sayıda öğrenci katıldı.


Programda ilk olarak konuşan ÜNİAK Sivas Başkanı Harun Kara, ”Bizler göğsümüzdeki iman ve verdiğimiz mücadele sayesinde, bu hain darbe girişimini püskürtmeyi başaran bir millet olarak, kendi hayallerimiz hayatımız pahasına dahi olsa, geleceğe umutla bakabilmeyi başarmış insanlarız.” dedi.


İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Doğan, ”Bizler daha önce 12 Eylül Darbesi’ni gördük, 28 Şubat post-modern darbesini bizzat yaşadık. 100 öğrenci gelirken 20 öğrenciye düştük. 80 öğrenci, 60 hocanın olduğu dönemleri yaşadık. Bizzat canlı olarak o dönemin her türlü psikolojik baskısını her yönüyle İlahiyat Fakültemiz olarak yaşadık; ancak o zamanki başta dekanından, dekan yardımcılarına, bütün hocalar olarak dimdik durarak o zulmü en çok yaşayan fakültelerden biri olduk. Biz, başörtüsü zulmünü en az yaşayan fakültelerden biri olduk. Geldiler bizi tehdit ettiler, Türkiye yönünü Batı’ya döndü, siz artık şu öğrencilere söyleyin, başörtülerini indirsinler, gereğini yapın diye akademik kurulda gelip bizi, tehdit ettiler. Zulümle abat olmaz, zulüm baki kalmaz.” diye konuştu.


28 Şubat mağdurlarından Arzu Özşeker ise, “Bir dönemim şahitliğini yapmak, o dönemde onun farkında olmamak; ama o gün verdiğin mücadeleyle dik duruşla bugünlere gelmek. Aslında kısaca benim hikâyem bu. 90’lı yıllar İmam Hatip’te idealleri olan bir öğrenci ve tek ideali edebiyat öğretmeni olmak. ” ifadelerini kullandı.


Prof. Dr. Ali Akpınar, ”İki dönemlik dekan yardımcılığı süresi tam da 28 Şubat sürecine denk gelmişti. Hem üniversite olarak hem de İlahiyat Fakültesi olarak birtakım şeyleri yaşadık. Dik duruşuyla Sivas İlahiyat Fakültesi farklıydı; yoksa bizim üzerimizden de o tankların paletleri geçti diyebilirim. Bizim dekanımız, hocalarımız ağladılar. Çoğu zaman biraz erkeklik, biraz hocalık mani oldu içimize ağladık, kızlarımız, anne babalarımız ağladı. Hem sesli ağladılar hem içlerine ağladılar. Dolayısıyla aslında hepimizin üzerinden geçti ve etkileri de hâlâ devam ediyor, tamamen de bitmiş değil.” şeklinde konuştu.


Prof. Dr. Akpınar konuşmasının devamında, “Kur’an-ı Kerim bol bol kıssa anlatır bize, Kur’an’ın kıssaları hep yaşanmış hakikatlerdir. Gerçek hayatta yaşanmış her zamanda yaşanılabilen hakikatlerdir. Kur’an, bu kıssaları niye anlatır? Bilgilenmek için değil; çünkü Kur’an bir tarih kitabı, ansiklopedi değil, bizi o bilgilerle o geçmiş dönemlere gitmek içinde anlatmaz. Kur’an bize ders olsun, bilgi olsun diye değil; ibret olsun diye o kıssalarını anlatır. Haşr suresinde, ‘Ey gönül gözleri kapanmamış olanlar, kalp gözleri açık olanlar, olayların arka planını görebilenler, temiz özlüler, temiz kalpliler, güzel yüzlüler olanlardan ibret alın. Bunun için anlatır. Onun niçin biz, geçmişte yaşanılan hadiseleri ister bizden önce yaşansın, ister kendi hayatımızda yaşanmış olsun ibret nazarıyla hatırlıyoruz. İbret almak için gündeme getiriyoruz, yoksa ne kinlenmek ne düşmanlık yok bizim, lügatimizde.” ifadelerini kullandı.

 

05

Mart

2019

Haberler