Neyi Nerede Kaybettik, Nerelerde Arıyoruz ?
İlahiyat Fakültemiz ve Akademik Düşünce Topluluğu tarafından “Ne’yi Nerede Kaybettik, Nerelerde Arıyoruz” adlı konferans düzenlendi.
Üniversitemiz Kültür Merkezi Kadı Burhaneddin Salonu’nda gerçekleşen programa; Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ali Taşkın, İlahiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Tıraşçı, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, öğretim elemanları ile çok sayıda davetli ve öğrenci katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda konuşan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Ali Taşkın, “En çok ihtiyaç duyduğumuz şey düşünme, aklı gerektiği gibi kullanma. Ne yazık ki en başta ihmal ettiğimiz şey odur. O nedenle İlahiyat Fakültesi ve Akademik Düşünce Topluluğunun bu etkinliği gerçekleştirmeleri kurumum adına da benim için gurur verici bir şey oldu. Biz artık eleştiriden çok, eyleme geçme dönemindeyiz.” dedi.
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, “Sivas Anadolu’da ilk matematik eserinin yazıldığı yerdir. Sivas’ta eğer yeni bir ilmi kimlik üreteceksek önce bu bilgilere sahip olmamız lazım. ‘Ne’yi nerede kaybettik, nerelerde arıyoruz’ muhasebe ve arayışlar dönemleri açısından bir soruşturma. Konuşmanın ilk iki sorusu teorik bir sorudur ve bunu ele alacağız. İkinci soru ise tarihsel bir bağlamda bunu uygulamadır. Dolayısıyla konuşmamız çift yönlü olacak. Teorik bir giriş ve bunun tarihsel karşılığı; çünkü biz kullandığımız kavramların tasavvurunu iyi elde edemezsek vereceğimiz tüm hükümler eksik kalacak. Bir şey üzerinde yargıda bulunmak, o şeyin tasavvurunun bir uzantısıdır. Hangi konu üzerinde konuşuyorsak, konuşalım onun bir tasavvurunu elde etmemiz gerekiyor. ‘Ne’yi nerede kaybettik? Ne’yi kaybettik?’ Ne demek bu? Bunun tasavvuru? Nerede kaybettik? Bunun tasavvuru; çünkü insan tasavvurlarla düşünür. Aksi takdirde günlük hayatta şahit olduğumuz lafızlarla, sözcüklerle düşünüp birbirimizle kavga etmekten öteye geçemeyiz. Tasavvur: Sözcük ile resmin birlikteliğine denir. Bilim dediğimde, bilgi dediğimde, Tanrı dediğimde iş zorlaşıyor. Somuttan soyuta sözcükler, gittikçe silikleşiyor. Bu işte esas felsefi düşünce, kelami düşünce, soyut düşünce burada başlar.” diye ifade etti.
Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, “Neyi kaybettik?” sorusuna verdiği cevap ise; teşhisimiz yanlış, çünkü muayenemiz yanlış. Biz önce kendimizi kendimiz muayene etmeliyiz. Kendimiz bir teşhiste bulunmalıyız ve kendimizi tedavi etmek zorundayız. Çünkü hasta biziz, hastayı muayene edecek de biziz. Biz bunu yapmıyoruz. Gerçeklerle yüzleşemezsek hayallerle avunuruz. Tasavvur ve muayene süreçlerini bu iki ilkeyi dikkate aldığımızda, gerçekten neyi kaybettiğimiz sorusunu ben, şöyle cevaplandırırım; çünkü insan çok şey kaybeder, kalemini kaybedebilir, topraklarını kaybeder, arabasını kaybedebilir, parasını, sıhhatini kaybedebilir. Ama konumuz olan meseleyi çözebilmek için, ne kaybettiğinizi iyi teşhis etmeniz gerekir.” dedi.