Haberler

  • 15 Kasım 2017

Hastanemiz Endokrinoloji Bölümünde 14 Kasım Dünya Diyabet Günü Etkinliği Gerçekleştirildi

14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle Üniversite Hastanemiz Endokrinoloji ve Metabolizma Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gülhan Duman önderliğinde diyabet Hemşiresi Zehra Çelik'in sunumuyla hasta ve hasta yakınlarına diyabet hastalığı tanı, tedavi ve takipleri ile ilgili bilgi verildi.

Üniversite Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma bölümü brifing salonunda gerçekleştirilen toplantıda hastaların konuyla ilgili soruları cevaplandı.

Dr. Gülhan Duman, diyabet ile ilgili yaptığı açıklamada, “Günümüzde salgın bir hastalık gibi hızla yayılan ve toplum sağlığını tehdit eden diyabet (şeker hastalığı) kronik bir hasatlıktır. Erken tanı ve uygun tedavi ile komplikasyon gelişmeden normal hayatın idamesi mümkün iken geç kalınması durumunda ciddi komplikasyonlarla madden ve manen yıkıcı sonuçlarla karşımıza çıkmaktadır. Bu sebeple diyabeti hastalık gibi görmeyen toplumumuzda bu konunun farkındalığının artırılması ve risk altında olan vatandaşlarımıza uygun periyotlarla diyabet açısından tarama yapılıp erken tanı ve tedavi sağlanması hayati önem taşımaktadır.” dedi.

Dr. Gülhan Duman, ailesinde şeker hastası bulunanların, kilolu insanların, tansiyon, kolesterol ve kalp hastalığı gibi hasatlıkları olan hastalarla çok su içme çok idrara çıkma, kilo kaybı, kilo artışı, bulanık görme, yara ve enfeksiyonların geç iyileşmesi olan insanların mutlaka ilk olarak açlık kan şekeri ölçümü yaptırmaları gerekmektedir diyerek, “Erken yakalandığında diyet, egzersiz ve ağızdan ilaçlarla kontrolü mümkün olabilen bu hastalık geç kalındığında böbrek yetmezliğine, körlük, kalp krizi, ayak yaraları, ayak kaybı gibi maddi ve manevi külfeti ağır bir takım komplikasyonlar yaparak hem kişiye hem de ülkeye ciddi zararlar vermektedir.” ifadelerine yer verdi.

Konuşmasının sonunda Duman, şeker hastalığı tanısı almış olan bireyler en az 3-6 ay aralarla kan ve idrar tetkiki ile değerlendirilmeli ve 3 aylık HbA1c oranları %6,5 'u geçmeyecek şekilde tedavisi düzenlenmelidir. Çünkü HbA1c’deki her %1'lik artış gözde, böbrekte, kalpte beyinde ve vücudun birçok yerinde bulunan kılcal damarların hasarlanması ve tıkanması ile sonuçlanan mikrovasküler komplikasyonlara sebep olur. Dolayısıyla kan şekerinin belli aralıklarda olması hedeflenir ve bu hedeflerin haplarla tutmadığı durumlarda insülin tedavisinin başlanması konusunda geç kalınmamalıdır, şeklinde uyarılarda bulundu.

Program sonunda konferansa katılan hasta ve hasta yakınlarının kan şekerlerine bakıldı.

15

Kasım

2017

Haberler