Rektörler YÖK Başkanlığında Toplandı
Rektörümüz Prof. Dr. Faruk Kocacık, devlet ve vakıf üniversitelerinin rektörleri ile birlikte, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç'ın "acil toplantı" çağrısının ardından, millet iradesine ve demokrasiye yönelik düzenlenen darbe girişimini görüşmek üzere YÖK Konferans Salonu'nda düzenlenen toplantıya katılarak ortak bildiri yayınladılar.
Toplantıda YÖK Başkanı Prof. Dr. Saraç, hazırlanan ortak bildiriyi okudu. Demokrasinin en önemli savunucularından olan üniversiteler için günün, demokrasiye sahip çıkma günü olduğu ifade edilen açıklamada, bütün akademik camianın milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halinde olduğu aktarıldı.
Üniversite Rektörleri TBMM Başkanı Kahraman’ı Ziyaret Ederek Hazırlanan Bildiriyi Sundu
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç başkanlığındaki devlet ve vakıf üniversitelerinin rektörleri, cübbeleriyle "akademinin milli iradeye ve demokrasiye olan inancı ve saygısını" iletmek üzere TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ı ziyaret etti.
Rektörümüz Prof. Dr. Faruk Kocacık’ın da katıldığı toplantıda YÖK Başkanı ve Rektörler tarafından Meclis Başkanı Kahraman'a "Akademinin Milli İradeye ve Demokrasiye Olan İnancı ve Saygısı" iletildi.
Kahraman, Saraç ve rektörleri TBMM Tören Salonu'nda kabul etti. Kabulde, Saraç, YÖK ve Türkiye'deki bütün üniversitelerce hazırlanan ortak açıklamayı okudu. YÖK ve üniversitelere TBMM'ye verdikleri destekten dolayı teşekkür eden Kahraman, "15 Temmuz'da ülkemiz, devletimiz bir saldırıya maruz kaldı. Bir grup hayta bir grup milli değerleri, hassasiyetleri törpülenmiş kişiler bir isyan teşebbüsünde bulundular. Şükrederiz ki akamete uğradı." ifadesini kullandı.
Yaşanan olaydan "Türkiye'de darbe yapmanın artık mümkün olmadığı" dersinin de çıkartıldığına değinen Kahraman, 15 Temmuz darbe girişiminin, Türkiye'de parlamenter sistemde yaşanan onyedinci darbe girişimi olduğunu vurguladı. Konuşmaların ardından Kahraman ve beraberindeki rektörler, daha sonra TBMM Genel Kurulu salonuna girdi ve genel kurul sıralarına oturdular. Kahraman ve rektörler, Meclisin ana binasında hasar gören kısımlarını ve bombanın düştüğü bahçedeki bölümleri gezdi.
-YÖK Bildirisi-
“KAMUOYUNA DUYURU”
Yükseköğretim Kurulu, tüm üniversitelerimiz ve akademik camia olarak kamuoyuna beyan ederiz ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 15 Temmuz 2016 gecesi tarihinin en ağır saldırılarından birine maruz kalmış; ülkenin demokratik yapısı, anayasal düzeni, parlamenter sistemi, milli bütünlüğü, iç barışı ve millet iradesi hedef alınmıştır. Ülke yönetimini gayrimeşru yollardan ele geçirmek, millet iradesini kanlı bir şekilde bastırmak, halk üzerinde dış güçlere bağlı bir azınlık otoritesi oluşturmak amacıyla başlatılan bu kalkışma, yine milletin bizzat kendisi tarafından bastırılmış ve akamete uğratılmıştır.
Türkiye’nin seçilmiş, meşru Cumhurbaşkanını görevden uzaklaştırarak hayatına kastetmek, meşru hükûmeti devirmek, meşru parlamentoyu kapatarak bir cunta rejimi kurmak için gerçekleştirilen bu darbe girişiminin, yıllardır Devlet içerisine yerleşerek bütün kurumlara yayılan, Devlet içinde ayrı bir devlet gibi örgütlenen bir şebekenin girişimi olduğu alenen ortaya çıkmıştır.
Cumhurbaşkanımızın ve hükûmetimizin devlet yapısından ayıklamaya çalıştığı bu terör şebekesi, Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış unsurları ve bunların sivil yapılarda hâlâ mevcut olan uzantılarıyla silahlı bir isyana teşebbüs etmiş, yönetime gayrimeşru yollarla el koymaya çalışmıştır. Gözü dönmüş bu şebekenin kirli amacına ulaşmak için eşi benzeri görülmemiş bir şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombaladığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini ele geçirmek için halkın üzerine ateş açtığını, Türk milletinin teröre karşı en önemli unsurlarından olan Özel Harekât Birliğini füze ile vurarak onlarca polisi, Boğaz Köprüsünde ve başka yerlerde sivil halkın üzerine gözünü kırpmadan ateş açarak masum ve silahsız insanları katlettiğini içimiz kan ağlayarak gördük ve yaşadık.
Cumhurbaşkanımız, Meclisimiz, Hükûmetimiz, kahraman polisimiz ve ordumuzun emir ve komuta zincirine bağlı şerefli unsurları ve tüm milletimiz dirayetle bu kalkışmayı kısa zamanda durdurmuş, ülkeyi bir uçurumun kenarından döndürmüşlerdir. Biz Türkiye Yükseköğretim sistemini oluşturan üst kurumlar ve Üniversitelerimizin yöneticileri, öğretim elemanları ve çalışanları olarak, millet iradesine ve Türkiye’nin demokratik sistemine karşı gerçekleştirilen bu kanlı kalkışmayı lanetliyoruz. Türkiye, demokrasi konusundaki inancını, ısrarını uzun yıllardır sürdürmektedir. Demokrasi karşıtlığına bir Başbakanı kurban verdik. Nice hükûmetler devrildi. Demokrasi karşıtları en son 1980’de silah zoruyla yönetimi ele geçirdi. Demokrasi karşıtı kalkışmalar Türk halkına ağır bedeller ödetti. Türk halkı Demokrasi istiyor, kendi iradesiyle yönetilmek, kendi iradesiyle seçilmiş hükûmetler tarafından yönetilmek istiyor. Bu kuvvetli millet iradesi sonraki post modern darbeleri de boşa çıkardı.
Üniversite sayımız 200’e yaklaştı. Bilimsel araştırmaya Cumhuriyet tarihinde görülmemiş oranda kaynak aktarıldı. Türkiye kendi milli teknolojisini geliştirme yolunda önemli yatırımlar yaptı. Bütün bunlar halkın iradesinin yönetimde söz sahibi olması sayesinde mümkün oldu.
Türkiye’yi yavaşlatmak, önünü kesmek, tökezletmek, yapabiliyorlarsa parçalayıp yok etmek isteyen düşmanlar, bunun için birçok yol deniyorlar. Terör bunun en önemli aracıdır. Ülke ekonomisini tahrip etmek, Türkiye’yi etrafındaki savaş bataklığına sürüklemek, iç çatışmalar çıkarmak Türkiye düşmanlarının silahlarındandır. Bunun için iç unsurları ve organizasyonları da kullanıyorlar. 15 Temmuz gecesi bu oyunun yeni bir safhasına şahit olduk. Ülkemiz insanı hak etmediği manzaralarla karşılaştı. Milletimiz, kendi savaş uçaklarının ve tanklarının kendi Meclisini bombaladığını, Cumhurbaşkanlığı Külliyesini vurduğunu, kendisine acımasızca ateş açtığını gördü. Bu, lanetlenesi bir girişimdir. Sorumluları bir an önce hukuk önünde hesap vermeli, hak ettikleri cezalara çarptırılmalıdır. Bu konuda Üniversitelerimize düşen görevler vardır. Devletin içindeki paralel yapılanmanın, uyuşturulmuş bu zihniyetin akademik dünyadaki uzantılarının da farklı olması beklenemez.
Özgür ve bilimsel düşüncenin en büyük düşmanı olan bu yapılanmanın Üniversiteleri ele geçirmesine, ülkenin bilimsel ve teknolojik gelişmesini baltalamasına aslâ müsaade edilemez. Başta Cumhurbaşkanımız, Meclisimiz, Hükümetimiz, kahraman polisimiz, onurlu Türk ordusu mensuplarımız ve medyamız olmak üzere, halkımızın kanıyla canıyla koruduğu demokratik parlamenter sistemimizin yanında bulunduğunu ve savunucusu olduğunu göstermek, varlık sebebi olan özgür ve bilimsel düşüncenin yanında yer almak üniversitelerimizin asli görevidir. Bu konudaki hassasiyetimizin uygulamalarla da pekiştirileceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Demokrasinin en önemli savunucularından olan üniversitelerimiz için gün, demokrasiye sahip çıkma günüdür.
Bütün akademik camiamız milletin iradesine saygı ve demokrasiye sahip çıkma noktasında tek vücut halindedir. Demokrasi şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar dileriz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Yükseköğretim Kurulu ve Tüm Üniversite Rektörleri