Üniversitemiz Veterinerlik Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. Gültekin Atalan “ 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü” ile ilgili bir bildiri yayınladı. Yayınlanan bildiride Atalan, “Dünyada hayvanların korunmasına yönelik ilk dernek, 1824 yılında İngiltere’de “The Society for the Prevention of Cruelty to Animals” adıyla kurulmuştur. İngiliz soylu sınıfının başlattığı
Hayvanları koruma hareketi, daha sonra bütün Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’ne yayılarak, özellikle aydın çevrelerde kendisine savunucular bulmuştur. Ülkemizde ise hayvanların korunması çok eski tarihlere dayanmaktadır. Selçuklu ve Osmanlı döneminde hayvanlara büyük sevgi ve şefkat gösterilmiş, hayvanların bakımı ve korunmasına ilişkin uygulamalara büyük bir önem verilmiştir. Özellikle toplumsal dokunun bir parçası olarak kabul edilen sokak hayvanlarının beslenmeleri için vakıflar kurulmuş, vasiyetnameler düzenlenmiştir. Birçok seyahatname de Türklerin hayvanlara karşı gösterdiği ilgiden övgü ile söz edilmiştir” dedi.
Dekan Atalan “Hayvanların iyi şartlarda bakılmasının sağlanması, hayvanları korumak ve iyi davranılmasını sağlamak amacıyla İngiliz hayvan severler 1882 yılında bir araya gelerek; “Hayvanları Koruma Birliği”ni kurmuşlar, daha sonra birçok ülkede kurulan derneklerin birleşerek Hollanda'nın başkenti Lahey'de “Dünya Hayvanları Koruma Federasyon” kurulmuştur. Bu kuruluş 1931 yılında yaptığı toplantıda 4 Ekim tarihini; “Dünya Hayvanları Koruma Günü” olarak ilan etmiştir. Bu tarihten sonra “Hayvanları Koruma Günü” insanların hayvanlara karşı sevgi ve şefkat duygularını uyandırarak, onların korunmasını sağlamak amacıyla tüm dünyada kutlanmaya başlanmıştır.” Şeklinde konuştu.
Dekan Prof. Dr. Atalan “Doğayı birlikte paylaştığımız hayvanların, doğanın dengesinin korunmasında önemli bir yeri olup, birlikte yaşadığımız dünya bütün hayvanların denge içinde yaşamasıyla güzelliğini her şeye rağmen devam ettirmektedir. İnsanoğlunun aymaz davranışları ve bilinçsizce müdahaleleri ile bazı hayvanların soylarının tükendiği ve bazılarının ise tükenmeye yüz tuttuğu izlenmektedir. Bu durum, hayvanların korunması için bazı ek tedbirlerin alınmasını ve hiç vakit geçirilmeden ortak hareket edilmesini zorunlu hale getirmektedir. Bu amaçla ülkemizde; 2004 yılında yürürlüğe giren “5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu” ile birlikte hayvan hakları konusunda ilk çağdaş nitelikli yasal düzenleme oluşturulmuştur. Bu kanunla bütün hayvanların yaşama hakları güvence altına alınmış, hayvanlara karşı her çeşit kötü muamele ve uygulamalar yasaklanmış ve kanuni müeyyidelere bağlanmıştır. Bu kanun çerçevesinde; yerel yönetimler tarafından toplanan sokak hayvanları kısırlaştırılmakta, bakım ve tedavileri yapıldıktan sonra işaretlenerek alındıkları ortama geri bırakılmaktadır. Hayvanların bilimsel olmayan teşhis, tedavi ve deneylerde kullanılması, kötü muamele ve işkence yapılması gibi durumların cezaları arttırılmıştır. Hayvanları koruma kanunu değerlendirildiğinde şu önemli sonuçlar önem arz etmektedir.
1. Tüm hayvanlar eşit doğar ve eşit yaşama hakkına sahiptirler.
2. Tüm hayvanların saygı görme hakkı vardır.
3. Hiçbir hayvana kötü ve zalimce davranılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu ise bu, bir anda ve acı çektirilmeden yapılmalıdır.
4. Vahşi hayvanlar kendi doğal çevrelerinde yaşama ve çoğalma hakkına sahiptir. Eğitim amacıyla bile olsa vahşi hayvanlar özgürlüklerinden mahrum bırakılamaz.
5. Evcil hayvanlar, uyumlu bir biçimde ve özgürlük içinde yaşama hakkına sahiptir. İnsanların kendi çıkarları için evcil hayvanların yaşama koşullarında yapacakları her türlü değişiklik, haklara aykırıdır.
6. Evcil hayvanlar, doğal yaşama sürelerine uygun uzunlukta yaşama hakkına sahiptir.
7. Tüm çalışan hayvanlar (at, eşek.) iş süresinin sınırlandırılması, işin daha az yorucu olması, güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8. Hayvanlara fiziksel veya psikolojik acı çektiren deney yapmak, hayvan haklarına aykırıdır.
9. Beslenmek için bakılan hayvanlar barındırılmalı, taşınmalı ve ölümleri de korkutmadan ve acı çektirmeden olmalıdır.
10. Hayvanlar, insanlar tarafından eğlence amaçlı kullanılamazlar. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlarla gösteri yapılması, hayvan onuruna aykırıdır.
11. Zorunlu olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi, yaşama karşı işlenmiş bir suçtur.
12. Hayvanlara tıbbi ve cerrahi müdahaleler sadece veteriner hekimler tarafından yapılır. Hayvan deneyi yapan kurum ve kuruluşlarda etik kurulların etkinliği artırılmalıdır.
13. Kontrolsüz üremenin önlenmesi için, hayvanlara acı vermeden kısırlaştırma müdahaleleri yapılmalıdır.” dedi.
4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde, doğayı bizimle paylaşan sevimli dostların yaşama haklarının güvence altına alınması ve mutluluklarının devamının sağlanması hususunda herkesi görevlerini samimiyetle yerine getirmeye ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz diyen Atalan, “Onların mutluluğunun dünyamıza ve de bizim mutluluğumuza katkı sağlayacağı asla unutulmamalıdır. Bu vesile ile 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma gününün dostlarımızın yaşama haklarının korunması, sağlıklı ve refah içinde yaşamalarına vesile olmasını temenni ederim” şeklinde konuştu.
Ekim
2011